Ömerli ilçesi (Maserti köyü) Cumhuriyet ilk yıllarında Savur’a bağlı bir bucak iken 1953 yılında ilçe olmuştur. Bucak merkezi önceleri Ovabaşı (eski adıyla Metina) köyünde iken 1925 yılında günümüzdeki konumuna nakledilmiştir. 1953 yılında ise bucak statüsü sona erdirilip ilçe yapılmış ve Mardin İli’ne bağlanmıştır.
Ömerli’nin Eskiçağ’daki durumu ile ilgili hali hazırdaki bilgilerimiz oldukça sınırlı ve varolan bilgiler de çarpık karakterlerdir. Mardin İli, Ömerli İlçesi ve çevresinde bugüne değin çok az bilimsel arkeolojik çalışma yapılmıştır. Ömerli İlçesi’nde yapılan çalışmalara göre ilçe merkezinde (eski adı Maserti), Yaylatepe (Hırbatok), Göllü, İkipınar ve Beşikkaya (Fatit) köylerinde bazı arkeolojik yüzey verileri bulunmaktadır. Ömerli ve çevresi Eskiçağ’da “Yukarı Mezopotamya” olarak adlandırılan bölge sınırları içerisinde kalmaktadır. Asur öncesi bölgenin durumunu arkeolojik arazi çalışmaları olmadan kestirmek güçtür. Ömerli İlçesi ve çevresi için elde edilen ilk yazılı belgeler Asurlulara aittir. Bölge tüm Mardin İli’nde olduğu üzere İ.Ö. 2. binin 2. yarısında ve İ.Ö. 1. binin başında Asur egemenliği altında olmalıdır. İ.Ö. 1305-1274 tarihleri arasında tarihlenen Asur metinlerinde bölgede Kassinari Dağları’ndan söz edilmektedir. Toponomik açıdan bu yer Süryani Turabidin’i, yani Midyat, Ömerli, Mardin ve Cizre bölgelerini kastetmektedir. Asur yazılı kaynaklarında bölge ile ilgili daha birçok bahis mevcutsa da, bu metinlerde geçen toponomiler henüz sistematik bir şekilde araştırılmamıştır. Asur yazılı kaynaklarındaki ibarelerde, Ömerli yöresi Midyat gibi çevre ilçelerle beraber anılmaktaydı; bu yüzden bu kaynaklarda Ömerli’ye dolaysız bir atıf bulmak imkânsız gibidir.
Persler döneminde Ömerli Persopolis’e bağlı bir merkez konumundadır. Bu dönmeme ait arkeolojik veri yok denecek kadar azdır.
Roma dönemi önemli tarihi kaynaklarından Arrianos ve Ptolemaios’un eserlerinde geçen “Masion Dağı” Mardin –Midyat Havzası’na işaret etmektedir. Bu havza içinde yer alan en önemli Roma yerleşimi de Fafit, yani Beşikkaya Köyü olmalıdır. Burada halk arasında “Darius’un Kalesi” yer almaktadır. Bölge Roma-Sasani askeri mücadelesi için de önem arz eden bir konumdadır. Dolayısıyla Ömerli’nin Geç Roma devrinde de önemli bir Doğu Roma hudut bölgesi olduğu söylenebilir; fakat elimizde bu dönemle ilgili yazılı belge yok denecek kadar azdır. Bölgedeki Roma devri yerleşimleri en fazla köylerden ya da bazı savunma yapılarından öteye geçemez. Sözel olarak aktarılanlara göre, Ömerli çevresinde bu döneme ilişkin bir takım işliklerden bahsedilmektedir. Bu devirde bölgede yaşayan Aramii kitlesinin yazılı kaynakları bölge tarihi ile ilgili olarak derlenmelidir.
Doğu kiliselerinin ve dolayısıyla mezheplerinin arasındaki ayrımın derinleştiği Erken Bizans döneminde bölgenin etnik kimliğinin oldukça renkli olduğunu görmekteyiz. Erken Bizans kaynaklarından biz İ.S. 589 yılında bu bölgede Aramii, Nasturi, Keldani ve Mahalmi topululukların yaşadığını öğrenmekteyiz. Bu cemaatin İ.S. 1609 yılında Patrik Sotfo zamanında Müslümanlığı kabul ettiği rivayet edilmektedir. Eskiçağ’da şekillenen bu etnik ve dinsel çok renkliliğin 20. yy’a kadar sürmüş olduğunu görmekteyiz; demek ki Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin çoğu yerinde olduğu üzere, Ömerli’nin günümüzdeki birçok sosyo-ekonomik unsurunun temelinde Eskiçağ’daki bazı önemli gelişmeler yatmaktadır.
İlçe merkezinde en sağlam ele geçen Eskiçağ’a ait yapı Süryani Kadim Mor Circus Kilisesi’dir. Ne zaman kurulduğu belli olmayan bu kilise bugün restore edilerek ibadete açılmıştır.
Sonuç olarak Ömerli Eskiçağ’da çeşitli önemli yerleşimlerin yakınında, etnik olarak oldukça renkli, Mardin gibi en az 15 farklı etnik gücün hakim olduğu bir bölgede yer almaktadır. Buna rağmen direk anayollar üzerinde olmayıp, dağlık olduğu için fazla yerleşime açılmamış bir yöredir. Bölgede antik bir şehir olmamasına karşın, bu dönem iskanına ilişkin bazı cılız veriler mevcuttur. Ömerli dağlık olmasından dolayı Eskiçağ’da daha çok savunma yapıları ile ön plana çıkmıştır.